Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurdan Köktürk, yaptığı açıklamada çağdaş tıp etiğinin geçmişten günümüze geçerliliğini koruyan 4 temel ilkesinin bulunduğunu belirtti.
Köktürk, şunları söyledi: “Bunlar özerklik, zarar vermeme, iyilik ve adalet ilkeleridir. Zarar vermeme ilkesinin temelini oluşturan “Önce zarar verme” sözünün Hipokrat tarafından söylendiği kabul edilmektedir. O dönemden bu yana tıp araştırmalarında temel prensip olarak korunan bir şey varsa, zarar verme ihtimali de vardır.” dedi.
Köktürk, dijitalleşmenin sosyal hayatta etkin bir rol alması ve sosyal medya kullanımının artmasıyla sağlığın korunmasına yönelik bilgi kirliliğinin oluşabileceğini, özellikle sağlıkla ilgili her şeyin doktor tarafından beyan edilmesi ve mevcut bilgilerin doğruluğunun kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Çeşitli platformlarda kaynağın alıntılanıp alıntılanmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir. Kaynağın bulunduğu yere dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
prof. Sosyal medya platformlarında sağlıkla ilgili pek çok ipucunun bulunduğunu söyleyen Dr. Köktürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tavsiyelerin çoğu bilimsel verilere dayanmadan formüle edilmiş, hatta reklam niteliğindedir. Bu nedenle içeriği ve etkisi bilimsel olarak kanıtlanamayan uygulamalar yaygınlaşmıştır. Tüm tedaviler, hastaya tanı amaçlı uygulanan tüm müdahaleler ve Vitamin, serum, antioksidan gibi takviyeler tamamen doktorun sorumluluğundadır. Bu takviyeler sadece doktorun sorumluluğundadır. “Güzel ve zararsız gibi görünse de herkes için güvenli ve uygun değildir. Bu takviye yöntemlerine ilişkin araştırmaların sınırlı olduğunu ve hastalıkların önlenmesi konusunda yeterli veri bulunmadığını bilmeliyiz.”
İlaçların vücutta istenmeyen etkileri de olabileceğini vurgulayan Köktürk, şöyle konuştu: “İlaçlar alerjik reaksiyonlara, böbrek ve karaciğer bozukluklarına, ani solunum ve kalp durmasına neden olabiliyor. Bu yan etkilerin bilinmesi ve dikkate alınması gerekiyor.” uyardı.
prof. Dr. Köktürk, ancak etkinliği yeterli bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış tedavilere güvenebileceğimizin altını çizerek sözlerine şöyle devam etti:
“Tedavi adı verilen her madde ancak uygun tıbbi koşullar altında, doktorun isteği üzerine ve doktor gözetiminde uygulanabilir. Vücuda verilen şeylerin iyileştirici etkisinin etkili olabilmesi için öncelikle bunun yapılması gerekir. Bilimsel olarak kanıtlanmış ve doğru şekilde, doğru teknikle, doğru dozda uygulandığında bu koşullardan birinin eksik olması, tedavinin “bir unsur olmaktan çıkıp zararlı bir unsur haline gelebilmesi”dir.